Son yıllarda toplumda görülen davranış biçimleri, bireylerin kendilerini nasıl yanılttığını, sorunlarından nasıl kaçtığını gözler önüne seriyor. Klinik psikologlar, bu durumu ele alarak bireylerin sorumluluklarını neden yerine getiremediklerini ve bunun ardındaki psikolojik dinamikleri açıklıyor. Türkiye’de pek çok aile ve genç, bu tür davranışların kaynağını sorgularken, klinik psikolog İlayda Çetin, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çetin, insan psikolojisi üzerinde sorumluluk duygusu ve kendini kabullenmenin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. Şimdi, sorumluluktan kaçışın ardındaki nedenleri ve bu sorunla nasıl başa çıkabileceğimize dair derinlemesine bir inceleme yapıyoruz.
Sorumluluk, bireylerin hayatlarında oldukça önemli bir yer tutar. Hayatın her alanında sorumluluklar üstlenmek, bireylerin sosyal ve duygusal gelişimleri üzerinde büyük etki yapar. Ancak bazı bireyler, bu sorumlulukları yerine getirmekten kaçınarak yalnızca kendilerini koruma ihtiyacı hissedebilirler. Klinik psikolog İlayda Çetin, “Bireyler sorumluluklardan kaçarken aslen kendi içsel korkularıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kimi zaman bu kaçış, bir özgüven eksikliğinden kaynaklanırken, kimi zaman da geçmişte yaşanan travmaların etkisi olabilir” diyor.
Çetin, bireylerin kendilerini sorumluluktan kurtarma çabasının, sosyal yaşamları üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirtiyor. Yapılan araştırmalar, sorumluluktan kaçmanın genellikle erteleme davranışıyla el ele gittiğini gösteriyor. Bu da bireylerin uzun vadeli hedeflerinden uzaklaşmalarına neden oluyor. “İnsanlar, sorumluluk almak yerine dingin bir yaşam sürme isteğiyle erteleyici davranışlar sergiliyor. Ancak bu davranışlar, kısa vadede rahatlatıcı görünse de uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabiliyor” şeklinde konuşuyor.
Psikolog İlayda Çetin, “Kendini kaçırmak, bireyin hayatında sadece sorumluluklardan uzaklaşmakla kalmaz, aynı zamanda ilişkilerinde de derin yaralar açar” diyor. Sorumluluk almayı reddeden bireyler, sosyal ilişkilerinde güven kaybına uğrayabilir veya yalnızlık hissi yaşayabilirler. Kendini anlaşılmama korkusuyla kaçıran bireyler, sonunda sosyal çevrelerinden uzaklaşarak izole bir hayat sürmeyi tercih edebilir. Bu da bireyin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratır.
Bireylerin bu durumdan kurtulabilmesi için atılması gereken adımlar mevcut. Klinik psikolog Çetin, öncelikle bireylerin kendilerini tanıması ve içsel korkularıyla yüzleşmesi gerektiğini vurguluyor. “Kendini kabullenmek, sorumluluk almak için atılacak en önemli adımdır. Kişisel hedeflerinizi belirleyip bu hedefler doğrultusunda adım atmak, hem özgüveninizi artırır hem de sorumluluk almaktan kaçmanızı engeller” diyor.
Öte yandan, bu süreçte profesyonel destek almak da oldukça faydalı olabilir. Psikoterapi, bireylerin kendilerini daha iyi ifade etmeleri ve sorunlarıyla başa çıkmaları konusunda büyük bir yardımcı olabilir. “Kendinden kaçmak yerine sorunlarla yüzleşmek ve çözüm sürecine dahil olmak, bireylerin hem ruhsal sağlığı hem de toplumsal ilişkileri için son derece önemlidir” diyerek sözlerini tamamlıyor. Sosyal, duygusal ve psikolojik gelişim için kritik olan bu süreçte bireylere düşen en önemli görev, değişim için istekli olmaktır.
Sonuç olarak, sorumluluktan kaçış, bireylerin hem kariyerlerinde hem de sosyal yaşamlarında çeşitli olumsuzluklara yol açabilir. Kendini tanıma ve kabullenme süreci, psikolojik dayanıklılık açısından son derece önemlidir. Bu süreçte disiplinli bir çalışmayla, bireyler hem kendilerine hem de topluma daha faydalı bireyler haline gelebilirler. İlayda Çetin’in belirttiği gibi, sorunlarla yüzleşmek ve sorumluluk almak, bireylerin hem bireysel hem de sosyal yaşamlarını olumlu yönde etkileyecektir.