Katar'da gerçekleştirilen zirve, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerken, özellikle ABD eski Başkanı Donald Trump'ın İsrail ile olan ilişkisi ve bu ilişkilerin geleceği üzerine odaklandı. Zirve boyunca, Orta Doğu'daki siyasi dinamikler, barış süreçleri ve İsrail'in komşu ülkelerle olan ilişkileri ele alındı. Trump'ın katılımcılarla gerçekleştirdiği görüşmeler, İsrail'in gelecekteki politikalarını ve bölgedeki güç dengesini nasıl etkileyebileceğine dair önemli ipuçları sundu.
Donald Trump, 2016 yılında göreve başladığında, İsrail ile olan ilişkilerini pekiştirmek üzere birçok adım atmıştı. Kudüs’ü İsrail'in başkenti olarak tanıması, Batı Şeria'daki yerleşimlerin genişletilmesine yönelik destek vermesi ve Abraham Anlaşmaları gibi tarihsel gelişmeler, Trump’ın bu konuda nasıl bir politikaya sahip olduğunu gösteriyor. Katar zirvesinde de Trump, bu politikaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Katılımcılara, “İsrail ile barış sağlamak için Batı dünyasının birliği şart” diyen Trump, daha fazla iş birliği çağrısında bulundu.
Ancak Trump'ın yaklaşımı, yalnızca destek değil, aynı zamanda eleştirileri de beraberinde getirdi. Bazı uzmanlar, Trump’ın İsrail yanlısı politikalarının bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerini zedelemiş olabileceğini savunuyor. Zirve sırasında bu tür görüşlerin dile getirilmesi, Trump'ın etkisinin sadece destek değil, aynı zamanda tartışma yaratan bir niteliği olduğunu gösteriyor.
Zirve, dünya genelinde birçok liderin bir araya gelmesiyle gerçekleşti ve Orta Doğu’daki mevcut sorunlara çözümler arandı. Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri, Trump'ın öneri ve politikaları hakkında düşüncelerini paylaşarak, gelecekteki iş birliği olanaklarını değerlendirdi. Trump, bu görüşmelerde, “İsrail’in tarafsız bir ortak olarak barış süreçlerinde yer alması gerektiği” üzerinde durdu.
Bunun yanı sıra, zirve katılımcıları arasında yaşanan tartışmalar, ABD'nin Orta Doğu politikalarının geleceği hakkında farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Birçok katılımcı, Trump'ın yaklaşımının değişmesi durumunda, bölgedeki barış süreçlerinin daha da derinleşebileceğine inanıyor. Ancak Trump’ın katıldığı bu zirve, Arap dünyasının liderleri için de bir fırsat sunarak, İsrail ile ilişkilerde atılması gereken adımları tartışma zemini oluşturdu.
Sonuç olarak, Katar zirvesi, Trump’ın İsrail ile olan ilişkilerine dair çok sayıda önemli nokta sundu. Gelecek dönemde, bu politikaların nasıl şekilleneceği ve bölgedeki ülkeler arasındaki ilişkilerin ne yönde gelişeceği üzerine daha fazla tartışma yapılması bekleniyor. Uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bu gelişmeler, Orta Doğu'daki barışın sağlanması açısından kritik bir öneme sahip. Trump’ın etkisi ve onun politikalarının sürüp sürmeyeceği konusundaki belirsizlikler, gelecekteki siyasi dinamikler için belirleyici bir rol oynayabilir.