İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu, İstanbul'un deprem riski ile ilgili ikna edici bir rapor hazırladı. Bu rapor, İstanbul'un depreme karşı hazırlık durumunu ve olası sarsıntılara karşı karşıya kalabileceği tehlikeleri gözler önüne seriyor. Uzmanlar, şehirdeki yapıların sağlamlığına, mevcut alt yapının yeterliliğine ve halkın deprem konusunda farkındalığına dikkat çekiyor. Özellikle fay hatları üzerindeki yoğun yerleşim alanları bu konuda en büyük risk faktörleri arasında yer alıyor.
Bilim Kurulu, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde yapılan sismik araştırmalara ve yer altı yapı incelemelerine dayanan verileri derleyerek kapsamlı bir analiz gerçekleştirdi. Raporda, İstanbul'un doğu ve batısında yer alan fay hatlarının aktive olma potansiyeli üzerinde duruluyor. Uzmanlar, bu bölgedeki mevcut yapıların çoğunun depreme dayanıklı olmadığını belirtirken, özellikle eski binaların büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, İstanbul'un 7.4 büyüklüğünde bir depreme hazır olup olmadığı konusunda ciddi endişeler dile getiriliyor. Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, İstanbul, Türkiye’nin en yüksek deprem riski taşıyan şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu durum, kentin yaklaşık 15 milyonluk nüfusunu da tehdit ediyor.
İBB Bilim Kurulu tarafından yayınlanan raporun en dikkat çekici noktalarından biri de toplumun deprem farkındalığı. Kurul, vatandaşların deprem eğitimi almakta ve acil durum planları oluşturmakta yetersiz kaldığını belirtiyor. Yerel yönetimlerin de bu konuda sorumluluk alarak, halkı bilinçlendirme çalışmalarına hız vermesi gerektiği ifade ediliyor. Uzmanlar, deprem anında doğru davranış biçimlerinin öğretildiği seminerlerin ve eğitim programlarının yaygınlaştırılmasını öneriyor. Ayrıca, binaların güçlendirilmesi ve deprem sigortasının yaygınlaştırılması da alınması gereken önlemler arasında. İstanbul'da yer alan bazı mahallelerin özellikle bu konularda daha fazla destek alması gerektiği belirtiliyor. Kurul, İBB’nin şehir genelinde gerçekleştireceği projelerin olası bir depremin etkilerini minimize edebileceği konusunda da iyimser bir yaklaşım sergiliyor.
Son olarak, İstanbul’un deprem riski ortadan kaldırılmadı; bu nedenle operasyonel planların düzenli olarak güncellenmesi ve afet senaryolarının gözden geçirilmesi büyük bir önem taşıyor. Bilim Kurulu, halkın ve yöneticilerin bu konuda sürekli bir iletişim içerisinde olması gerektiğini ve uzmanların görüşlerinin dikkate alınmasının depremle mücadelede hayati bir unsur olduğunu vurguladı. İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile birlikte, gelecekteki olası sarsıntılara karşı hazırlıklı olmalı; bunun için kuvvetli bir dayanışma ve güçlü bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır.
İBB Bilim Kurulu, toplum bilincinin artırılması için çalışmalara hız verirken, İstanbul'un güvenli bir kent haline gelmesi için tüm paydaşların ortak bir çaba göstermesi gerektiği bilincini yerleştirmeye çalışmaktadır. Yapıların depreme dayanıklılığının artırılması, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması ve afet yönetimi planlarının pratiğe geçirilmesi konularında İstanbul'un daha fazla adım atması gerektiği sonucuna varılıyor. Deprem riskinin asla göz ardı edilemeyeceği bildiriliyor ve tüm İstanbulluların bu gerçeklikle yüzleşmeleri gerektiği ifade ediliyor.