Son günlerde medyada gündeme damgasını vuran bir olay, Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mark Robinson'ın Türk öğrenci Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi oldu. Bu eylem, sadece bir öğrencinin özgürlüğüyle ilgili değil, aynı zamanda eğitim ve akademik özgürlük konularında da bir dizi tartışma başlattı. Bu yazımızda, Prof. Dr. Robinson'ın neden bu radikal eyleme başvurduğuna, Rümeysa Öztürk’ün durumuna ve bu olayın geniş toplumsal etkilerine derinlemesine bir bakış sunacağız.
Rümeysa Öztürk, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenim gören bir öğrenci olarak, eğitim hayatında büyük hedefleri olan bir gençtir. Ancak 2023 yılının başlarında yaşanan olaylar, onun kariyerine ve özgürlüğüne büyük bir darbe vurdu. Öğrencilik dönemi boyunca çeşitli üniversite etkinliklerinde aktif rol alan Rümeysa, sosyal konulardaki duyarlılığıyla tanınıyordu. Ancak, geçtiğimiz yaz, Rümeysa'nın katıldığı bir barış konferansında yaptığı konuşmalar, Türkiye’deki bazı otoriter güçlerin dikkatini çekti. Olaylardan sonra tutuklandı ve hapis cezasına çarptırıldı.
Prof. Dr. Mark Robinson, öğrencisinin haksız yere tutuklandığına inanarak, bu eylemi başlatmaya karar verdi. Onun gözünde, akademik özgürlüklerin korunması ve zulme karşı durmak için bu tür bir direnişin önemli bir sembol oluşturduğunu düşünüyor. Robinson, “Rümeysa'nın hikayesi, sadece bireysel bir adalet meselesi değil; aynı zamanda düşünce ve ifade özgürlüğü için verilen mücadeledir,” diyerek açlık grevinin gerekçesini ortaya koydu.
Başlattığı açlık grevi ile gündeme oturan Robinson, sosyal medya üzerinden de destek aradığı bir kampanya başlattı. Eğitimden insan haklarına kadar geniş bir yelpazede destekçi toplamaya çalışan Robinson, akademik dünyada ve kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmayı başardı. Bu gönüllü protesto, sadece bireysel bir özgürlük meselesi olmaktan öte, birçok gencin benzer sorunlarla başa çıktığı bir ortamda umutsuzluk hissini artırdığı ve buna karşı bir direniş sembolü haline geldiği düşünülüyor.
Rümeysa Öztürk’ün durumu, Türkiye'deki insan hakları ihlallerini de gözler önüne seriyor. Robinson, Türk hükümetini uluslararası dikkat karşısında adalet sağlamaya ve haksız yere tutuklanan bireyleri serbest bırakmaya davet etti. Ayrıca, Türkiye'nin demokratikleşme süreci ve akademik bağımsızlık konularında da güçlü mesajlar iletti.
Bu protesto, dünya genelinden birçok akademisyenin, sivil toplum kuruluşunun ve insan hakları aktivistinin desteğini aldı. Tümü, Robinson'ın başlattığı bu açlık grevine karşı dayanışma göstererek #FreeRümeysa etiketi ile sosyal medya platformlarında yazılar paylaşmaya başladı. Sadece Türkiye'dekiler değil, dünya çapında toplumsal dayanışma sağlandı. Birçok ülkede, farklı üniversitelerden öğrenciler, Robinson’ı desteklemek ve insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacıyla benzer eylemler planladıklarını açıkladı.
Rümeysa’nın durumunu uluslararası medyada gündeme getiren bu eylem, esasen daha geniş bir konuyu da açığa çıkardı: Gençlerin düşüncelerinin seslendirilmesi hakkı. Avrupa ve Amerika'da birçok akademisyen, öğrencilerin düşüncelerini serbestçe ifade etme hakkının güvence altına alınması gerektiğini savunuyor. Bu mesele, günümüzde akademik dünyada çokça tartışılan bir konu ve Rümeysa'nın durumu, aslında bu konunun sembolik bir örneği haline geldi.
Prof. Dr. Robinson’ın açlık grevi, Türk hükümetinin uluslararası toplumun baskısı altında Rümeysa'yı serbest bırakmasını sağlamak için bir çağrı niteliği taşıyor. Eylemin başlangıcından itibaren toplumsal duyarlılık arttı ve birçok ülke hükümeti, Türkiye ile diplomatik ilişkilerini gözden geçirebileceğini belirtti. Her ne kadar açlık grevi sağlıklı bir eylem olmasa da, Robinson’ın kendini adadığı amaç, birçok insanın dikkatini çekti ve duyarlılık oluşturdu. Yine de bu tür eylemlerin sonuçları ve toplum üzerindeki etkileri, her zaman tartışmalı bir alan olmuştur.
Sonuç olarak, bu olay hem akademik özgürlükler hem de Türkiye'deki insan hakları ihlalleri hakkında derin bir tartışma başlattı. Uygulanan baskılar, yalnızca Rümeysa'nın hikayesiyle sınırlı değil; birçok insanın benzer mücadelelerle karşılaştığı gerçeği, bu tür konuların ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Robinson’ın açlık grevine başladığı bu durum, dünyadaki birçok insan için umut ışığı olabilir ve etik değerler konusunda bir dönüşüm sağlamaya vesile olabilir.